Düğüne gitmek güzel şimdi kabul edelim, bolca gıybet, damadın kuzenlerini kesmek, 60+ potansiyel damat annelerine süzülmek, hanım hanım oynamak falan.
Düğün aslında en güzel, en alımlı olduğun ortam olmalı değil mi? Saç, makyaj, tırnaklar falan yapılı, tuvalet giyiyorsun.Yok abi hiç de öyle değil, şu yaşa kadar belki 50 tane düğüne gittim. Bir tane güzel fotoğrafım yok. Ya saçım bok gibi, ya makyajım.
Bugün şu düğün öncesi güzelleşeyim diye gittiğimiz bir de tonla para döktüğümüz şu vizyonsuz kuaförlerden bahsedeceğim.
Çoğu kızımız için adeta bir moral kaynağı olan kuaför olayı benim için kahırdan başka bir şey olmadı. Ne zaman gittiysem, hep mutsuz çıktım. Bir de millet sevgilisinden ayrılınca, depresyondan falan gidiyor, daha iyi hissetmek için. Ben gitsem herhalde ağda odasında kendimi keserim.
Maşa mesela, yanlış ellerde adeta bir kalaşnikof! Basit değil mi, mesela ben doğal olsun istiyorum. İstiyorum ki kimse anlamasın maşa yaptırdığımı, doğal saçımmış gibi mesela. İsteğimi de görsellerle destekliyorum. Ondan sonra başlasın kahır azabı. Hayatımı karartan, varlığımı sorgulatan o bitmek bilmez 45 dakikanın sonunda ise karşılaştığım şey, neredeyse bıraksan özerk cumhuriyet kuracak, birbirinden bağımsız milyonlarca incecik bukle. Hatta bukle bile değil, sanki hani çoklu prizi sararsınız da açınca birbirine dolaşır ya. Heh işte tam da öyle! Abi adam bir de üstüne dur biraz vax süreyim de bozulmasın diyor, basıyor vaxı, oldu mu saç sana sanki günlerdir yıkanmamış, sıksan riviera zeytinyağı akacak saçlar. O an yaptığım büyük hatayı algılayıp sesim titreye titreye aç bunları diyorum, ilk başta hayatım bunlar zamanla açılacak zaten adlı fix itirazını yapsa da, gözlerimdeki delici nefreti görünce açıyor, bu sefer de oldu mu saç sana yataktan kalkmış, yeni sevişmiş saçı? Ulan zaten benim saçım uyandığımda böyleydi, ne bok yemeye geldim kuaföre desen de artık çok geç, annenin kızım bu saçla düğüne mi gelinir? dramını izleyeceksin.
Bir sonraki sefer diyorum ki hadi yaz düğünü, maşa tutmaz, zaten köy gelinine çeviriyor bu ibne beni, topuz yaptırayım. E be gerizekalı, maşayı yapamayan adam topuzu nasıl yapacak? O daha bi masters degree, zaten herif çıraklarına yaptırıyor, kendi bile uğraşmıyor. Neyse belki o vizyon sahibidir deyip, yine Pinterest falan kasıp istediğim saçı gösteriyorum. Tabi gösterdiğim fotoğraf ya Jessica Alba ya da Penelope Cruz. Eminim ki o saçı yapan adamın arkamdaki Şabanla yakından uzaktan alakası yok, ama neyse. Tamam abla anladım, çok güzel olur yakışır sana diyor. Güzel yapsın diye katlandığım türlü çırak yavşaklıklarından sonra kaçınılmaz sonla karşılaşıyorum: Gelinin kız kardeşiyim!!! Abi dıdının dıdısı olarak gittiğim düğünde kafamda beliren saçımsı ama sanki kunduza benzeyen bir şey var mesela. Abla sim de atalım mı, at mk bi de onu at!
Artık akıllandım ama, en güzel ve risksiz düğün saçı ya fön ya da fön çektirip at kuyruğu yaptırmak. Tabi o at kuyruğuna da bir şekil falan bir şey yapıyor, tepesini kabartıyor ama artık o kadar olacak.
Neyse saçı yaptırdık, hadi bir de hafif makyaj yaptırayım bari diyorsun değil mi? Aslına baktığında ne kadar boşa harcanan paralar değil mi bu arada? Akşama sileceksin abi o makyajı, neyse.. Nasıl yapalım makyajını, valla işte çok doğal hafif bir şey.. Bunu diyen ben değilmişim gibi, fondöten, kapatıcı üstüne kulağıma kadar çekilmiş eyeliner, bolca simli farlar, birde boyanmaktan Frida’ya dönmüş kaşlar. Oldu çok mersi.
Bir de oldu olacak manikür pedikür de yaptırayım yani ne kadar kötü olabilir? Malum saçı yaptırırken bütün tırnakları yedim, bari iki şekil versin. Ama tabi ki: What the fuck iswrong with these girls? Sanırım çoğunda bir dikkat bozukluğu var. Yaptığı işe konsantre olamama sorunsalı bir nevi. Önüne baksana ablacım, yok, dükkanda ne olup bitiyor, kasada kim var, dükkandan içeri kim girdi? Karı her şeye hakim, benim tırnağım dışında. Hepsi bir canından bezmiş, ne renk sürcez? Süreyim de kalk git kaltak gibi bir bakış. Ojeyi bozmadan evine gidebilirsen gerçek bir dişisin. Benim gibi çantada anahtar ararken ojeyi de bozarsan, müthiş bir mutsuzlukla eve gelirsin.
Ne o, kuaföre gittin, kendini daha iyi hissettin falan. Verdiğin tonla parayla, bahşişle kalırsın işte. Ya siz kuaförde ağlamak nedir bilir misiniz? Peki, sırf kaşların kötü alındı diye gece gündüz gözlükle gezmek nasıl bir histir anlar mısınız? Anlayamazsınız esprisi yapmayacağım ama bu dramı özellikle kuaförden mutsuz gelen hatunları anlamakta zorlanan erkekler için yazdım. Konu her şekilde size dönüyor üzgünüm beyler ama lütfen eve gelen sevgilinizle empati kurun. Sadece giyinip gittiğiniz düğünler için bizim hazırlıklarımız ortada. Desteğinizi esirgemeyin efendim.
Sevgiler
Bikadın
0 yorum