Aslinda en cok konusman, en cok yazman, en cok kusman gereken zaman icindekileri.
Hayat cok garip, tam da mutlu olmaya baslayinca hatirlatiyor kendini. Tam da guzel gunler gormeye baslayinca sapliyor okunu en hassas karnina. Bazen kalbine, bazen aklina.
Dusundugun zaman aslinda hepimizin vermesi gereken sinavlar, sinanmasi gereken iradelerimiz var. Kimi erken yasta ailesini kaybeder, kendi basina varolusu sorgulanir, kimi hayati boyunca ekmegi icin, kimi ozgurlugu icin. Hepimiz sinaniyoruz, olumden sonra aramamak lazim cenneti cehennemi, ikisinin de tam ortasindayiz her gun, her saat.
Hayat her zaman secimlerimizden ibaret oldu, sonuclarina hep kendimiz katlandik. Kelebek etkisini bilir misiniz? Iste hayattaki her secimimiz, onumuze gelen hersey minicik bir etkiden oldu. Yada iste olucagi varmis da diyebiliriz. Ama her zaman icin secim sansimiz oldu, bu degil miydi zaten insani hayvandan ayiran en belirgin ozellik, bilincli olmak? Peki simdi bu isyan niye peki, kime?
Insan her zaman uzak oldu kendine, kendini, varolusunu sorgulamayi hep erteledi. Cunku hep yapacak daha eglenceli seyler vardi ve kendinle yuzlesmek got isterdi. Ama bu apayri bir konu.
Sonuc olarak yazacak bu kadar sey varken, soylenmesi gerekip de yutulan bu kadar cumle varken, biliyorum sacmaliyorum. Icim bu kadar acirken kelimeler birlesmiyor. Ama hayat bu, aciyla olgunlasan, ogrenen bizler bunlari yasamaya mahkumuz. Onemli olan deneyimlemek yemin ederim ki oyle. Su an oldugunuz kisiligi iyi ya da kotu, hep hayatimiza girenlere borclu degil miyiz? Hepsiyle biraz daha buyumedik mi? Daha cok susup daha cok dusunmedik mi?
Eserinizi begenmeniz dilegiyle.
0 yorum