Open top menu
16 Aralık 2015 Çarşamba
Bu da mi gol degil



Sozun bittigi yer aslinda soylenecek en cok seyin oldugu zaman. 

Aslinda en cok konusman, en cok yazman, en cok kusman gereken zaman icindekileri. 

Hayat cok garip, tam da mutlu olmaya baslayinca hatirlatiyor kendini. Tam da guzel gunler gormeye baslayinca sapliyor okunu en hassas karnina. Bazen kalbine, bazen aklina. 

Dusundugun zaman aslinda hepimizin vermesi gereken sinavlar, sinanmasi gereken iradelerimiz var. Kimi erken yasta ailesini kaybeder, kendi basina varolusu sorgulanir, kimi hayati boyunca ekmegi icin, kimi ozgurlugu icin. Hepimiz sinaniyoruz, olumden sonra aramamak lazim cenneti cehennemi, ikisinin de tam ortasindayiz her gun, her saat.

Hayat her zaman secimlerimizden ibaret oldu, sonuclarina hep kendimiz katlandik. Kelebek etkisini bilir misiniz? Iste hayattaki her secimimiz, onumuze gelen hersey minicik bir etkiden oldu. Yada iste olucagi varmis da diyebiliriz. Ama her zaman icin secim sansimiz oldu, bu degil miydi zaten insani hayvandan ayiran en belirgin ozellik, bilincli olmak? Peki simdi bu isyan niye peki, kime?

Insan her zaman uzak oldu kendine, kendini, varolusunu sorgulamayi hep erteledi. Cunku hep yapacak daha eglenceli seyler vardi ve kendinle yuzlesmek got isterdi. Ama bu apayri bir konu.

Sonuc olarak yazacak bu kadar sey varken, soylenmesi gerekip de yutulan bu kadar cumle varken, biliyorum sacmaliyorum. Icim bu kadar acirken kelimeler birlesmiyor. Ama hayat bu, aciyla olgunlasan, ogrenen bizler bunlari yasamaya mahkumuz. Onemli olan deneyimlemek yemin ederim ki oyle. Su an oldugunuz kisiligi iyi ya da kotu, hep hayatimiza girenlere borclu degil miyiz? Hepsiyle biraz daha buyumedik mi? Daha cok susup daha cok dusunmedik mi?

Eserinizi begenmeniz dilegiyle.
Devamını Oku
5 Ekim 2015 Pazartesi
Iliski Zor Zanaat





Kim ne derse desin erkekler kadınlardan daha bencil!

Tip, yaş, ırk fark etmeksizin benciller. Obezi de keli de, zengini de fakiri de benmerkezci. Bunlardaki özgüvenden ben de istiyorum. Kendilerini bir Prens Charles, bir Monaco Prensi görme tripleri nedir anlayabilmiş değilim.

Yıllarca kadınlara zor yaratıklar dediniz, anlamıyoruz dediniz. Siz nesiniz ki Allahın egoist bencilleri?

Adamlara istemedikleri hiçbir şeyi yaptıramıyorsun mesela. Kezbanlıktan değil valla, Angelina Jolie de olsan yaptıramıyorsun. Ulan ben o kadar emek veriyorum bu ilişkiye, sanki ben senin çamaşırlarını yıkamaktan özel zevk alıyorum anasını satıyım, evini topluyorum, gideceğin yere bırakıyorum falan da mazoşistim ondan ama. Ama yok sadece benim istediğim bir şeyi yapmak söz konusu olduğunda zart diye hayırı alıyorum.

Hayır ben sorarım bu özgüven nereden geliyor sana canım benim? Yani hiçbirimiz vazgeçilmez değiliz de sendeki bu havalar çok da hayra alamet değil.

Bir erkekle aynı ev içerisinde oturma sınırı 12 saat falan olmalı. Arkasından iş boka sarıyor. Adamı sevsen de her şeyden kavga çıkıyor. Normal aslında, insan bir şeylerle meşgul olmalı. İşsiz kalanların yaptığı ilk iş sevgiliye sarmak olur ya bu da öyle bir şey galiba.

Her şey neden bu kadar zor olmak zorunda ki? Nolur ki biraz da bizim istediklerimiz olsa? Sana kalk benim için evi temizle de demiyorum ki be adam. Ufak tefek istekler reddedilince insan daha büyüklerini istesem nolur acaba diye düşünmeden edemiyor.

Hayat uzun, yolculuk zorlu. Yanında ne pahasına olursa olsun duracak bir insan bulmak bu kadar zor olmamalı. Hayat sırf istediklerini yapacağın bir oyun odası olmadığını öğretemedi mi daha? Nerede kaldı sırf başkalarını mutlu etmek için yapılan fedakarlıklar? Hadi gel çocuk yapalım demedim ya. Alt tarafı 10 dakikalığına o ipadi elinden bırak da gel benimle vakit geçir dedim.

Eski aşklar geldi sonra aklıma. Öyle çok da uzak değil, anne babanıza bakın anlarsınız ne demek istediğimi. Yani hayali romantik-komedi tadındaki masallardan bahsetmiyorum.

Adamların gözünde nasıl da kıymetliymiş kadınlar. Elini tutabildin mi diye sorarlarmış birbirlerine. Olaya bak, elini tutmuş muymuş? Şimdi her şey ne kadar da değersizleşti. Şimdikiler kaç gittin diye soruyor.

Üff canım sıkkın, yazasım yok da sırf tripten oturdum pc başına işte. O koltukta tv izlerken ben de buradayım işte. Aynı ev içinde birbiriyle konuşmayan insanlar. Sanırsın ergeniz.

İçim daralıyor, canım sıkılıyor, anlatabiliyor muyum?


Bikadin
Devamını Oku
29 Eylül 2015 Salı
Eyvah, Kankam Sevgilisinden Ayrıldı!



Malum bu aralar gökyüzü oldukça karışık. Yok venüs retrosu, yok saturn geri gidiyor, of kanlı dolunay falan derken tüm ilişkilerin anası sikildi. Sen tüm bu giderli gezegenlerin hışmından kurtulsan da buna yakalanan bir kız arkadaş olması kaçınılmaz. Haliyle başlasın alkolle delinen karaciğerler, dramayla dağlanan kafalar.

Tabi ki arkadaşlığın en büyük yatırımı bu zamanlar. Kimse boş yere hal hatır sormak için aramıyor birbirini. Altın biriktirmek, dolar almak gibi birşey bu da. Zamanı gelince değer kazanıyor. Sevgilinden ayrılınca evde kendini kesmek yerine kahır azabı yaşatacak bir arkadaş bulabilmek için değil mi hepsi?

Öncelikle şunu bilmende fayda var, ayrılık acısı yaşayan birini teselli edemezsin, sadece dramını paylaşabilirsin. Türlü türlü şebeklikler de yapsan, o seni de kendiyle birlikte yakmaya meyillidir. O rakı açılacak, o Sıla şarkıları kati surette dinlenecek, kafalar oradan oraya vurulacaktır. 

Seni neyin beklediğine önceden hazırlıklı olmakta fayda var. Karşındaki artık tek hücreli bir yaşam biçimi sürüyor! Her türlü ucuz şovu yapabilecek kadar düşünme ve yaptıklarının sonuçlarını değerlendirebilme yetisini kaybetmiş. Dolayısıyla yapman gereken ilk şey telefonunu ele geçirmek. Alkolün beyinde yarattığı boşluk hissiyle ilk işi eski sevgiliye en iyi ihtimalle “Özledim (3-5 nokta)” , en olası ihtimalle de “Mutlu ol yeter” göndermelerini yapmak isteyecektir. Bunları yapmayacak kadar beyni yanmadıysa da 5 saniyede bir stalk yapıp engellediği eski sevgilinin engelini açıp whatsapp last seen, instagram ve facebook güncellemelerini kontrol edecektir. O yüzden herkesin refahı için al o telefonu elinden ve sakla. 

Arkadaşın yeterince alkol alması mühim olabilir ama senin yeterli miktarda içmen daha da önemli. İnsanın da bir kahır kapasitesi var malum, “Yaa evlenecektik biz, nasıl yapar bunu bana, hani beni çok seviyordu” bir yere kadar. 



İşin en kötü tarafı da bunun kendi sevgilinden ayrılmaktan daha vahim bir durum olması. İçini öyle bir kurutur ki bu kadar acı çekiyorum bari kendi sevgilimden ayrılsaydım diye düşünürsün. Bir de karşındakini kontrol altında tutma çabası da ekstrasıdır.

Alkol, drama kraliçesi arkadaşın, fonda iç dağlayan şarkılar ve dumandan adeta saunaya donmuş odadaki oksijen yetersizliğiyle bir hayatı sorgulama süreci başlar. Artık olay Ahmet, Mehmet değil, hayatın acımazsızlığı ve karmayla başlayıp biz ne zaman mutlu olacağızlarla devam eder. Tabi tüm bunlardan hali hazırda mutlu olan sen de nasibini alırsın. Gayet güzel giden ilişkindeki herşeyi sorgularsın. 

Tüm bu teselli sürecinde uzak durulması gereken birşey varsa o da gerçekten ayrıldıklarından emin olmadan eski sevgiliyi kötülemektir. Çünkü sana hayatı darlayan bu arkadaşın o herifle barışması bir kısa mesaja bakar. Dün arkasından atıp tuttuğun o adamla 3-5 gün sonra aynı rakı sofrasında oturman an meselesidir. Hatta arkadaşınla aranın bozulması bile muhtemeldir. Yarın öbür gün barıştıklarında sen kötü olursun. O yüzden üstten üstten yorumlar daha iyi. “Kısmet değilmiş”, “Herşeyde bir hayır vardır” gibi.

Bir de “Kızım sana adam mı yok” çular vardır. Yok tabi, varsa nerede gösterin de alsın şunu başımdan. Bazen o kadar sıkılırsın ki artık herifi arayıp “İnsanlık namına barışın” diyesin gelir.

İlk geceyi yatarken alınan bir doz Alka Seltzer ile bir şekilde atlatsan da görevin bitmez. Bu arkadaş ayrılığın verdiği gazla kendini Adriana Lima zannedip ortamın amına koymak isteyecektir. Tabi wingman i kim tahmin edin? O bar senin bu bar benim gezip ava çıkacak. Bu sırada da tabi olan senin ilişkine olacak. Seninki de godoş değil ya, bir susucak iki susucak sonra “Başlarım ayrılık acınıza otur oturduğun yerde!” diyecek. 



Görevler arkadaşı kuaförden uzak tutmakla, tüm iradesiyle koyduğu engelleri kaldırmamakla ve dünya ekonomisini kalkındırmak istercesine yapmak isteyeceği alışverişten uzak tutmakla devam edecek. 

Sonuç olarak, hiçbir acı sonusuza kadar sürmeyeceğine göre, bu da yeni birini bulana kadar devam edecek. Eski sevgilinin yeni sevgili yaptığını görünce ani bir atakla tekrar depreşse de o da zamanla unutulacak.

Hepimiz geçtik bu yollardan. Seni öldürmeyen şey güçlendirir derler, ben seni öldürmeyen şey belanı verir derim hep. Doğrusu da budur. 

Hepimize bol sabırlı günler diliyorum!

Bikadin





Devamını Oku
21 Eylül 2015 Pazartesi
Bayram Is Coming



Malum Kurban Bayramı geldi çattı. Çoğumuz için ulan birleştiricekler mi acaba kaygıları taşıttıran bazıları içinse bi bodrum mu yapsak bayramda deyip astronomik uçak bileti fiyatlarını görünce ergen irisi şeklinde aileyle geçirilen, karnım doyar en azından tesellisiyle geçen bir süreç, malum. 

İslam ailesinin coşkuyla kutladığı, adeta bir Rio Festivaliymişçesine hazırlanıldığı şu bayramı ben sevemedim bir türlü arkadaş.

Öncelikle bayram sabahı erken kalkılır, beraber kahvaltı edilir ya hatta annen bir gün öncesinden bunun tembihini yapar, yarın öğlenlere kadar uyumak yok, dedenlere gidicez kızım. Korn dinleyen liseli ergen dönemlerinde canım pahasına bunun kavgasını verdiysem de dinletemedim. Hatırlıyorum bir keresinde bence bayram çok saçma, sabah erken uyanmak istemiyorum demiştim. Abi göt kadar çocuğun  özgüvenine bakar mısın? Vay arkadaş! Tabi bu söylemim babamın bana küsmesine, biz nerde yanlış yaptık hanım, bu çocuk niye böyle isimli kendini sorgulama seanslarına neden oldu. 

Ondan sonra gelsin hayat bildiği gibi gelsin diyerekten herşeyi olduğu gibi bunu da kabullendim tabi. Hayatta sırf başkalarını mutlu etmek için yaptığımız şeyler var ya, o da bunlardan biri oldu işte.

Kahvaltı sonrası, sırada aile ziyaretleri var tabi. Peki bayram stili ne olmalı? Bu kıyafetin aşırı doz transparanlık içermemesi veya el öpmeye eğilince frikik vermemesi mühim. O yüzden göt çatalı dekolteli düşük bel jeanlerden veya eğilince meme ucuna kadar hunharca sergileyen bluzlardan kaçınmalı. Ergensen de satanist damgası yememek adına slipknot veya iron maiden temalı siyah tişörtlerden uzak durulmalı. Ayrıca sezon modası yırtıklı jeanler de kızım bu ne biçim şey, Hülyacım bu kıza yeni pantolon alsanıza ayol esprilerine yol açabilir.

İstediğin ev ayakkabısını, babeti giy. Şıklığına şıklık katacak o misafir terliği giyeceksin arkadaş! Anladın sen onu, hani hafif eğimli dolgu topuklu, ön kısmı açık olup parmaklarını goril gibi ortaya çıkartanlardan. Muhtemel dokusu kadife olup rengi çoğunlukla siyahtır. Eski nesil ayakları ufak tefek olduğundan topuğunun yarısının boşlukta sallandığı adeta bir stil kraliçesi item ı. Bizimlesin merak etme :)

Oldum olası bizde kurban kesilir, bonus olarak da kavurma yapılır. Kurban bayramının üzerimdeki tramvasından mı yoksa hayvanın yeni kesilmiş olmasından mı bilmem kavurmayı hiç sevmem. Her sene aynı tavrı göstermeme rağmen ısrar kıyamet ay noluuurrr ye bak bu seneki çok güzel oldu muhabbeti yapılır. Yok ben dolma alsaydım, ay valla bırakmam, getir tabağını koyayım bir kaşık. 

Her ne kadar büyüsen de asla büyükler masasında oturamamanın verdiği buruklukla yine çocuklar masasında kalırsın. Ee okul nasıl gidiyor Orçun? İyi. Telefonunla oynayabilir miyim? Yok olmaz şarjı yok. Yaaa nolur biraz oynayayım!!! Kızım versene telefonunu çocuğa diye annem araya girer. Aaaa Ahmet kim mesaj attı, sussana be! 

Bayramdaki bir diğer husus da bu itler işte. Ne özel hayat bırakır, ne candy crush canı. Herşeyi büyük bir özveriyle katlederler. Yemek sonrası da oynamazlarsa hatrım kalıcak göt kadar evdeki tek kale futbol maçını yaparlar avaz avaz, camı pencereyi indirirler,

Zaman ilerledikçe bayram mesajları düşmeye başlar. Her yöne 5000 sms adlı kampanyadan yararlanıp google da bayram mesajı aratıp önüne çıkan ilk şablonu utanmadan tüm rehberine gönderen insanlar vardır. Aramadığı için vicdan azabından kurtulup böyle bir yola başvururlar. Sen de mecbur cevap verirsin, giren haybeye senin faturaya girer.

Bayramın en büyük sıkıntılarından biri ise harçlık olayıdır. Yaş ilerledikçe harçlık alamama durumunuz oluşur. Hatta almayı bırak, o ufak veletler de senin elini öpmeye başlar. Abla harçlık verseneeee!! Vereyim de git şu internet cafede iki counter strike oyna piç! 

Çekirdek aileyle başlayan bu ziyaretin, ilerki saatlerde iki haneli yakınlık dereceli akrabaların gelmesiyle iyice tadı kaçar. Okul nasıl? Yok ben çalışıyorum. Ay zaman ne çabuk geçiyor Hülyacım genç kız olmuş baksana. Ne iş yapıyosun, ne kadar kazanıyosun, benim kaynımın kızı da iş arıyo, onu da soksana oraya diye uzar. Yok ben stajyerim daha desen de ı-ıh! 

O anın çaresizliği içinde önündeki halının figürlerini incelemeye başlarsın. Bunu dokuyan kadın gerçekten kördü heralde, yoksa acaba bir illuminati mesajı mı gizli diye kriminal araştırmalara girersin. Şurada da bir göz var sanki he olabilir mi? Yok lan yok, sadece i love you yazıyor, kasma :)

Kızım kalk şeker tut misafirlere emriyle evin ayak basılmamış en ufak noktası kalmayana kadar yürürsün, adeta bir kardio! O biter, kızım kolonya tutsana. Dur anne ben hatta kafamdan aşağı boşaltıyım, sonrası bir çakmağa bakar. Çakmak dedim de aklıma geldi, bayramda sigara da içilmez ya saatlerce, büyük sıkıntı, gerçi bizim bir akrabanın oğlan tuvalette patlatmıştı da helal olsun saygı duymuştum!

Şeker ve kolonya komasından sonra artık yavaştan kalkma zamanı geldi. Eğer ki mezarlık ziyareti falan yoksa bayram çoğunlukla burada sonlanır, herkes yavaş yavaş normal hayatına dönmeye başlar, anneler dizi başına, biz de heh nerede kalmıştık diye pompa teorisine.

Bakmayın bayramlar güzeldir, hele ki sevdiğiniz herkes hayattaysa, mezarlığa gitmiyorsanız çok şanslısınız demektir. Benim geyikle yazdığım bu hikayeyi tekrar hayatta olsalar da yaşayabilsek diyen bir sürü insan vardır eminim ki. 

Şimdiden herkese mutlu bayramlar!

Bikadın



Devamını Oku
20 Eylül 2015 Pazar
Dugun Oncesi Kuafor Drami




Düğüne gitmek güzel şimdi kabul edelim, bolca gıybet, damadın kuzenlerini kesmek, 60+ potansiyel damat annelerine süzülmek, hanım hanım oynamak falan.

 

Düğün aslında en güzel, en alımlı olduğun ortam olmalı değil mi? Saç, makyaj, tırnaklar falan yapılı, tuvalet giyiyorsun.Yok abi hiç de öyle değil, şu yaşa kadar belki 50 tane düğüne gittim. Bir tane güzel fotoğrafım yok. Ya saçım bok gibi, ya makyajım.

 

Bugün şu düğün öncesi güzelleşeyim diye gittiğimiz bir de tonla para döktüğümüz şu vizyonsuz kuaförlerden bahsedeceğim.

 

Çoğu kızımız için adeta bir moral kaynağı olan kuaför olayı benim için kahırdan başka bir şey olmadı. Ne zaman gittiysem, hep mutsuz çıktım. Bir de millet sevgilisinden ayrılınca, depresyondan falan gidiyor, daha iyi hissetmek için. Ben gitsem herhalde ağda odasında kendimi keserim.

 

Maşa mesela, yanlış ellerde adeta bir kalaşnikof! Basit değil mi, mesela ben doğal olsun istiyorum. İstiyorum ki kimse anlamasın maşa yaptırdığımı, doğal saçımmış gibi mesela. İsteğimi de görsellerle destekliyorum. Ondan sonra başlasın kahır azabı. Hayatımı karartan, varlığımı sorgulatan o bitmek bilmez 45 dakikanın sonunda ise karşılaştığım şey, neredeyse bıraksan özerk cumhuriyet kuracak, birbirinden bağımsız milyonlarca incecik bukle. Hatta bukle bile değil, sanki hani çoklu prizi sararsınız da açınca birbirine dolaşır ya. Heh işte tam da öyle! Abi adam bir de üstüne dur biraz vax süreyim de bozulmasın diyorbasıyor vaxı, oldu mu saç sana sanki günlerdir yıkanmamış, sıksan riviera zeytinyağı akacak saçlar. O an yaptığım büyük hatayı algılayıp sesim titreye titreye aç bunları diyorum, ilk başta hayatım bunlar zamanla açılacak zaten adlı fix itirazını yapsa da, gözlerimdeki delici nefreti görünce açıyor, bu sefer de oldu mu saç sana yataktan kalkmış, yeni sevişmiş saçı? Ulan zaten benim saçım uyandığımda böyleydi, ne bok yemeye geldim kuaföre desen de artık çok geç, annenin kızım bu saçla düğüne mi gelinir? dramını izleyeceksin.

 

Bir sonraki sefer diyorum ki hadi yaz düğünü, maşa tutmaz, zaten köy gelinine çeviriyor bu ibne beni, topuz yaptırayım. E be gerizekalı, maşayı yapamayan adam topuzu nasıl yapacak? O daha bi masters degree, zaten herif çıraklarına yaptırıyor, kendi bile uğraşmıyor. Neyse belki o vizyon sahibidir deyip,  yine Pinterest falan kasıp istediğim saçı gösteriyorum. Tabi gösterdiğim fotoğraf ya Jessica Alba ya da Penelope Cruz. Eminim ki o saçı yapan adamın arkamdaki Şabanla yakından uzaktan alakası yok, ama neyse. Tamam abla anladım, çok güzel olur yakışır sana diyor. Güzel yapsın diye katlandığım türlü çırak yavşaklıklarından sonra kaçınılmaz sonla karşılaşıyorum: Gelinin kız kardeşiyim!!! Abi dıdının dıdısı olarak gittiğim düğünde kafamda beliren saçımsı ama sanki kunduza benzeyen bir şey var mesela. Abla sim de atalım mı, at mk bi de onu at!

 

Artık akıllandım ama, en güzel ve risksiz düğün saçı ya fön ya da fön çektirip at kuyruğu yaptırmak. Tabi o at kuyruğuna da bir şekil falan bir şey yapıyor, tepesini kabartıyor ama artık o kadar olacak.

 

Neyse saçı yaptırdık, hadi bir de hafif makyaj yaptırayım bari diyorsun değil mi? Aslına baktığında ne kadar boşa harcanan paralar değil mi bu arada? Akşama sileceksin abi o makyajı, neyse.. Nasıl yapalım makyajını, valla işte çok doğal hafif bir şey.. Bunu diyen ben değilmişim gibi, fondöten, kapatıcı üstüne kulağıma kadar çekilmiş eyeliner, bolca simli farlar, birde boyanmaktan Fridaya dönmüş kaşlar. Oldu çok mersi.

 

Bir de oldu olacak manikür pedikür de yaptırayım yani ne kadar kötü olabilir? Malum saçı yaptırırken bütün tırnakları yedim, bari iki şekil versin. Ama tabi ki: What the fuck iswrong with these girls? Sanırım çoğunda bir dikkat bozukluğu var. Yaptığı işe konsantre olamama sorunsalı bir nevi. Önüne baksana ablacım, yok, dükkanda ne olup bitiyor, kasada kim var, dükkandan içeri kim girdi? Karı her şeye hakim, benim tırnağım dışında. Hepsi bir canından bezmiş, ne renk sürcez? Süreyim de kalk git kaltak gibi bir bakış. Ojeyi bozmadan evine gidebilirsen gerçek bir dişisin. Benim gibi çantada anahtar ararken ojeyi de bozarsan, müthiş bir mutsuzlukla eve gelirsin.

 

Ne o, kuaföre gittin, kendini daha iyi hissettin falan. Verdiğin tonla parayla, bahşişle kalırsın işte. Ya siz kuaförde ağlamak nedir bilir misiniz? Peki, sırf kaşların kötü alındı diye gece gündüz gözlükle gezmek nasıl bir histir anlar mısınız? Anlayamazsınız esprisi yapmayacağım ama bu dramı özellikle kuaförden mutsuz gelen hatunları anlamakta zorlanan erkekler için yazdım. Konu her şekilde size dönüyor üzgünüm beyler ama lütfen eve gelen sevgilinizle empati kurun. Sadece giyinip gittiğiniz düğünler için bizim hazırlıklarımız ortada. Desteğinizi esirgemeyin efendim.

 

Sevgiler

 

Bikadın

 

Devamını Oku
19 Eylül 2015 Cumartesi
Tektasini Kendin Alma, Ezik Misin Sen?



Sevgili genç kızlar,

Bugün sizlere bir erkeği evliliğe nasıl ikna edeceğinizi anlatacağım.

Öncelikle neden evlenmek istediğini pek anlayabilmiş değilim. Yani her gün fasulye pirinç ayıklayıp, işinden artan kalan zamanlarda ütü yapmanın tam olarak hangi noktası ilgini çekti pek çözemedim. Ama madem illa ki adamı kataküliye getirip evlenmek istiyorsun, dinle bacım.

Göte sürecek aklım olmasa da, az çok bu erkek milletini tanıdım. Şimdi eğer ki adama evlilik presi yapacaksan öncelikle adamın okulunu bitirdiğine, askerliğini yaptığına ve doğru düzgün bir işe girdiğinden emin oluyoruz. Bunlar temel adımlar, zaten sen de bu işler bitmeden evlenmeye kalkma, baktın işi uzatıyor, koy ver gitsin, senin kaybedecek zamanın yok.

Ama eğer ki bu şartları yerine getirdiyse artık yavaştan kanına girmeye başla. Malum erkeklerin bir fikre alışmaları, kabullenmeleri, arka planda bunu beyne işlemesi falan uzun iş. Her boka sabır yoksunu  yaklaşan erkekler nedense konu evlilik olduğunda ağır çekim film çekiyorlar. Çoğunun doğasında yok tekeşlilik anladık, dünyaya tohumlarınızı saçmak için geldiniz falan da, geçti o devirler canım, artık döl tanrısı gibi davranmayı bırakın da şu düğünü nerde yapacağız, onu konuşalım.


Şimdi öncelikle adamın aklına evlilik fikrini sokmadan önce, senin bu konuda aşırı düşünmüş, karar vermiş, budur demiş olduğunu varsayıyorum. Bu aslında en zor karar, emin ol bundan sonrası daha kolay.

İlk olarak çaktırmadan adamın bu konudaki fikrini öğrenmeye çalışıyoruz. Evliliğe nasıl bakıyor, çocuk istiyor mu, en yakın arkadaşlarının medeni hali nedir, önceki ilişkileri uzun mu sürmüş yoksa vurkaç mı yapmış? Ayrıca ailevi yapısı da ipucu verecektir. Boşanmış ailelerin çocukları evliliğe biraz daha tereddütlü yaklaşırken, mutlu ailelerin çocukları daha isteklidir genelde. Bu noktada alacağın tepkiler seni nasıl bir sürecin beklediğini gösterir.

Sakın ama sakın “Biz ne zaman evleneceğiz?” , “İlişkinin adını koysak artık?”, “Annemler de tanışmak istiyor senle artık yaağni” deme. Bunlar adamı kasar, korkutup kaçırır. Bunları ondan duyacaksın, sakin bi ablacım anlatıyorum.

Bolca çift aktivitelerine katılın, özellikle yeni evlenmiş arkadaşlarınızın evlerine gidin, beraber ev hediyesi seçin. İlk etapta yeni bebek sahibi olmuş çiftlerden uzak durun, büyük ihtimal kadın lohusa sendromundadır, adam da “Abi biz ne zaman seks yapcaz ya??” dramı yaşıyordur.

Arkadaş toplantılarını evde yapın, ama hep çift olmaya özen gösterin, onlara yemek yapın, yani kısacası evcilik oynayın işte. Bu onun gözünde evliliğin canlandırması olacaktır.

Cool olun, evlilik konusunu hiç açmayın ama “Evlilik ne yaee!” triplerine girmeyin. Adam yarın öbür gün teklif falan yaptığında manyaklaşıp “Ayyy evettt evettt” diye taklalar attığında biraz garip olur.

Arkadaşlarınızın “Siz evlensenize yaa” yakıştırmalarına “Bakalım” veya “Daha tanıyoruz birbirimizi” şeklinde yanıtlayın.



Falcıya gitmeyin!!!! Gitseniz de anlatmayın abi adama. “Aşkım falcıya gittim içinde a olan biriyle evlenecekmişim. Ay yoksa senle mi evlenicezzz ihihih “ şeklindeki kız çocuğu sohbetlerinizle adam koşarak uzaklaşmakta haklı.

Pinterest’den uzak durun. Orada gördüğünüz gelinlik modellerinin hiçbiri Türkiye’de yok bi kere. Adama “Bak aşkım ne güzel gelinlik di mi?” diye verdiğiniz sübliminal mesajların hiçbiri yerine ulaşmıyor, bilginize.

Neler yapmanız gerektiğine gelince ise,

Öncelikle adamı darlamayın. Bırakın erkek arkadaşlarıyla gezsin, bokunu çıkarmadan tabi, godoşluk da yapmayın. Pes ve poker gecelerine asla dahil olmayın, o günlerde “Ay hani birlikte alışverişe çıkıcaktık?” falan asla demeyin. Müthiş bir anlayış gösterin, nasılsa evlenince bi bok yapamayacak ama en azından cool kız havası verin.

Seks konusunda en iyi performansını göster, evlenince başım kıçım ağrıyor diyeceksin nasılsa, artık biraz göz boyayacaksın napalım, zafere giden yolda her şey mübah.

Çoluk çocuk sevgini her fırsatta göster, ama sokakta gördüğün her çocuğa da deli gibi saldırma. Ayrıca Facebook’da öyle sevimli çocuk videoları falan paylaşma, gereksiz.

He bir de kankalarının gözüne girmek çok önemli. Gerekirse en saçma pes muhabbetlerine gir, gerekirse de erkek geceleri için rakı sofrası kur. Ama yeter ki seni sevsinler, gerisi inan çok kolay!

Son olarak da ister alerjin olsun istersen kistten geber yine de kedi köpek nesi varsa, istiyorsa hamster beslesin seveceksin ablacım. İçin kanaya kanaya da olsa seveceksin, şimdiden kendini 3 kişilik tüylü komin hayatınıza alıştırsan iyi edersin.

Yani uzun lafın kısası, aklın yolu bir, insan psikolojisinde de bu böyledir, yasak olan şey ne kadar çekici gelirse, normal olan da o kadar sıkıcı gelir. Kadınların çocukluktan itibaren hayalini kurduğu evlilik erkekler için de bir kabus olabilir. Dolayısıyla kurbanına olabilecek en naif duygularla ürkütmeden yaklaşmak gerek!

Zaten özgüvenin ve özsaygın olduğunu gören çoğu erkek seninle bu yola girmek isteyecektir. Sen ve ailen istediği için değil, o istediği için evlenecektir seninle. O yüzden evlilik derdinden hunharca harcama ilişkini. Biraz akışına bırak, ilişkinin tadını çıkar. Zamanı geldiğinde istemediğin kadar evli olacaksın zaten merak etme.

Hadi görüşürüz.

Kadın



Yazıma aşağıdaki adresten de ulaşabilirsin.



Devamını Oku
18 Eylül 2015 Cuma
İlk Bulusmanın Katil Yemekleri



Günler haftalar süren utangaç maymunlu smileyler ve sayısız whatsapp mesajından sonra sıra geldi ilk buluşmaya. Yüzbin bakıma girdin, saçı başı fönledin, katıra dönen tırnakları ehlileştirdin, artık saça karışmış kaşları ve sıcakta pıtır pıtır terleyen 60+ teyze bıyıkları nihayet aldırdın. Uzun zamandır kendisinden haber alınamayan dişiliğin nihayet ortaya çıktı.

Şimdi ise sırada avına büyük bir sinsilikle yaklaşıp pençelerinin arasına almak kaldı. Tabi bunu yaparken bi zahmet dişinde maydanoz olmasın diye ilk buluşmada eşek değilsen bunları yeme önerilerime bir göz atsan iyi olur!

Spagetti

Her ne kadar yiyebildiğini düşünsen de yiyemezsin. Ben bir de kaşık alabilir miyim diye havanı da atsan, hiçbir ihtimalde ağız kenarı yağlarını engelleyemezsin. Çatalını makarnaya dolayacaksın diye gözlerin belire belire gösterdiğin çaba takdire şayan da olsa kimse böyle biriyle tekrardan buluşmak istemez. Hadi 3-5 makarnayı büyük bir zafer kazandığını zannedip almayı başardın, bunların hepsini ağzına sokabileceğini mi düşünüyorsun? İlla 1-2 tanesi ağzının kenarından sallandıkça sen de o hüpp sesini çıkaracaksın kardeşim, o yüzden zorlama. Zaten ilk buluşmada spagetti nedir ya, otur evinde ye spagettini.

Hamburger

Arkadaş tutması ayrı dert, yemesi ayrı. Üstteki ekmek de her zaman etten önce biter. He bir de elinden süzülen ketçap, mayonez, hardal karışımı emin ol müstakbel kocan için hiç de çekici değil. O turşunun mutlaka yeni aldığın elbisenin üzerine düşmesinden bahsetmiyorum bile. Kaldı ki ilk buluşmada hamburger yiyen kadın olarak ikinci buluşmada ocakbaşını garantilemiş olsan da, bu çok da övünülecek bir şey değildir, gelecek çok da parlak gözükmemeye başlar karşı tarafa.

Salata

Salata nedir ya, yiyecek mi o? Doyan var mı mesela salatayla? Ay yok ben çok fitim, formumu böyle koruyorum falan da o dişindeki maydanozu napıcaz be tatlım? Hadi maydanozu geçtim, nane, kekik, dereotu, reyhan, bunların hepsi birer tehdit unsuru. İstediğin kadar flört et, göz süz, adamın gözü yine o maydanozda olacaktır.


İşkembe Çorbası

Eğer ki ilk buluşmanız gece bir barda falan değilse, şiddetle kaçınınız. Bar çıkışıysa da her iki tarafın da yeterli alkol miktarına sahip olduğuna ve her 2 tarafın da içtiğine emin olunuz. Lakin olası bir öpüşmede sarımsak ve sirke tadı pek hoş olmayacaktır.

Kuru Fasulye

Niye gitmek istediğiniz hakkında en ufak bir fikrim olmamasına rağmen yine de değineceğim. Gitmeyin abi. Düşün ki oradan sinemaya gittin, midendeki o kelebekler götünden çıkmaya çalıştığı o an gerçekten pişman olacaksın dostum.

Suşi

Bu listedeki en zararsız seçim olan ancak hala tereddütle yaklaşılabilecek bir opsiyondur. Malum hepimiz chopstick kullanmayı bilmiyoruz. Sopayla pilav yeme konusunda sıkıntılar olabilmesi normal fakat karşı tarafın “Kaşık yok mu yaa” demesiyle ortamı az da olsa gerebilme ihtimaline karşı yine de tercih etmeyiniz.

Sevgiler

Kadın

Not: Yazımın resimli mesimli olanını da aşağıdaki linkte bulabilirsin, orda da yazıyorum artık arada bi bakın :)



Devamını Oku
14 Eylül 2015 Pazartesi
Calismak Mi? Ay Yok Almiyim Cnm Yaa




Artik kadrolu bir issizim.

Ve bunun ne kadar super birsey oldugunu anlatmak istiyorum sana sevgili kurumsal.

Oncelikle hergun alarmsiz uyaniyorum. Istedigim saatte yani anlatabiliyor muyum? Sabahin korunde beyin hayati fonksiyonlarini bile yerine getiremezken cuk kadar dolapta kombin kasmiyorum. Ulan hava soguk mu, yoksa sicak mi, bu kazakla terler miyim, bu etek de biraz avam sanki, ay yok metrobuse bunla binersem kesin dayarlar sendromum bitti.

Zaten sabah 8 de isbasi yapmak nedir ya? Bunun icin 6 bucuk 7 de kalkmak gerektiginin, bunu icin de aksam maksimum 11 de yatmak gerektiginin bilincinde mi acaba sevgili isverenler? Ulan zaten eve 8 de geliyoruz. Ne ara yemek yicez, ne ara banyo yapicaz, ne ara Turk dizisi izlicez?



Peki ben butun gun ne mi yapiyorum? Iste annemin cevabini siddetle merak ettigim kismi acikliyorum.

Sabah kalkip kahvemi koyuyorum, sigarami yakip internette dolaniyorum. Birkac gazete, blog baktiktan sonra kahvaltimi ediyorum. Sorasinda belki bir film, veya ev isi, sonra biraz tembellik, belki bir ogle uykusu derken aa bakmisim aksam olmus ayol.

Calismamanin en guzel olayi da saat kavramini yitirmek. Calisirken 15 dakkada bir baktiginiz gecmek bilmeyen zaman, su hali ruhiyede en son ihtiyaciniz olan sey. Ister butun gun uyu, ister kalk dolas, yasadigin o guzel sehrin bir de haftaicisini kesfet. 

Is bitti, stres bitti. Gun boyu ugrastigim 3 kurusluk insanlara bakiyorum da, nasil bir peygamber sabri varmis bende! Simdi ise mesela en buyuk stresiniz evde kahve, sigaranin bitmesi. 

Eh bir de bu rutininizin icine sokabileceginiz bir sevgiliniz varsa insan daha ne ister ki? Tatli tatli uyanmalar, mahmur kahvalti masasi sohbetleri, kose koltukta sarilmacali film izlemeler. 

Tabi tum bu sirin yasamda sosyal baskiyi unutmayalim. Annenin surekli "Kizim ne zaman is bakican sen?" darlamalari can siksa da cok da onemli degil. Gecen gun kadina "Anne yaa bu kadar sene nasil calismisim ben ya anlamiyorum" dedigimde suratindaki hah boku yedik bakisi paha bicilmezdi mesela.




Ama soyle de bir gercek var, hayati hunharca calismakla gecmis insanlar icin calismama eylemi bir sure sonra depresyona kadar ilerleyebilir. Anlamsizca, hedefi olmadan, bitkisel yasam formuna donusmeye cok meyilli bir yasam tarzi oldugundan, mutlaka ugrasacak birsey bulmak onemli. Malum gokten de para yagmiyor. Ben bu sure icerisinde biraz sikintidan, biraz da zaman gecirmek icin kurdum bu blogu. Simdi icerik ureten bir internet sitesinde yazmaya basladim. Gunumun cogu zaten bununla geciyor. Kim bilir benim icin hobi ve mesgale olarak baslayan bu yazarlik isi belki de benim icin bir gun ekmek kapisi olur.

Demem o ki, insan sevdigi bir isle ugrasirken hic de is gibi gelmiyor. Senelerce moda sektorunde calistiktan ve saclari beyazlattiktan sonra boyle bir rolanti cok iyi geldi.

Umarim ki hepiniz sevdiginiz isleri yaparsiniz, hobileriniz mesleginiz olur.

Kadin
Devamını Oku
12 Eylül 2015 Cumartesi
Seyy Biz Evleniyoruz Da...


Daha önce yazmıştım, kız kardeşim evleniyor diye.


Şimdi ise artık sıra geldi tüm formalitelere, ailelerin tanışması, söz, isteme, nişan ve düğün merasimlerine.


Bazen akıl almıyor şu Türk geleneklerini. Elin Avrupalısına, Amerikalısına bak! Adam kıza evlilik teklifi ediyor, takıyor parmağına tektaşı, çıkıyor ailesinin karşısına, biz nişanlandık diyor. Bababa olaya bak! Ailesi de Ah, çok süper hadi bunu kutlayalım! falan diyip evde bir parti falan veriyor.


Abi bu işler bize ters. Tamam, şimdi sen kıza evlenme teklif ettin de bakalım babası, dedesi verecek mi? Aileler tanışınca anlaşacak mı, birbirlerine uygun denk aileler mi, gelir düzeyleri bir mi, dini ve politik görüşleri aynı mı? Ulan zaten adamı bulana kadar göbeğimiz çatladı, bir de üstüne evlilik teklifi de almayı başarmışız, bir de aileleri mi düşüneceğiz? Bunca etnik kökenin ve politik görüşün olduğu bir ülkede, bir de ailelerin uyuşması ne demek ya?


En gergin andır ailelerin tanışması, hava, trafik ve genel gündem konuşmaları bitince gelen sessizlikler paha biçilmezdir. Onu nereye oturtucaz, aman ne yediricez, dışarıda yemeğe mi çıksaydık derken adamlar ellerinde eşek kadar bir çiçekle ve Pelit’ten kilosuna 250 lira verilmiş çikolatayla gelirler. Hoş geldin beş gittin falan filan derken asıl konunun-ki bu düğünün ne zaman olacağıdır- açılmamasıyla adeta bir winter is coming dramını yaşarsın. (GOT cular bilir )“Klima vurdu mu kapatalım, hasta etmeyelim sizi heh he” isimli espriler ve evdeki tüm rezervler tükendikten sonra, erkek tarafının babasının huzursuzlanmalarıyla sinyal veren bu problem, konunun açılmasıyla son bulur. Nişan ve düğün tarihlerinin belirlenmesiyle kız tarafı derin bir oh çeker.


Bir sonraki ziyaret istemedir. Sanki düğün tarihini belirlememişler gibi, sanki o çocuklar hiç sevişmemişler gibi, kız babadan, dededen istenir. O da bir iki espriyle verir, gençler mutlu olur, sözlenirler. Instagram’a türlü türlü Newly Sozlu fotoğrafları eklenir, Facebook ilişki durumu “Sözlü” olarak güncellenir, kıskançlık kokan “Tebrikler cnmm”, “Bir ömür mutlu olun ttlm yorumları mutluluk göstergesi, gereksiz uzatılmış harflerle ve çoğul olarak Çooookkkkk teşekkkürrr ederizzzzzz şeklinde yanıtlanır.




Gelelim bana en saçma gelen nişan seronomisine. Bir göz eve en fazla ne kadar insan sığdırabiliriz acaba? isimli, annenin en büyük tezinde, tüm geçmiş bellek ortaya dökülür, "Amcangiller olmadan olmazAaa Hayrettin amcanlar da görmek ister, hem onlar da kızlarının nişanına çağırmıştı bizi, “üst komşudan 10 tane sandalye alsak sığarız nolucak” diyalogları arasında yüzyıllık bir katastrofinin içine düşersin.


Amacını asla anlayamadığım, ama adeta bir düğün hazırlığı içinde geçen bu aktivitedeki en absürd olay ise nişan bohçası denen iç acıtan, yürek burkan vakadırHer ne kadar karşı koymaya çalışsan da annen “Nişan bohçası olmadan olur muuu? diye kendini yerden yere atınca mecburen kabul edersin. Kız tarafı erkeğe asla giymeyeceği dagi pijama takımı, polaris terlik, doremi don ve bilimum saçmalıkları alıp bohçaya koyup verir. Ama buradaki asıl dram kızın yaşadığıdır.


Kız müstakbel kayınvalidesiyle bizzat alışverişe çıkar. Bu nasıl bir görgüsüzlüktür anlayabilmiş değilimAlışveriş bir kadının en huysuz olduğu ve en çirkinleşebildiği aktivitedir.  Annemle bile gittiğimde birbirimize girerken kayınvalideyle gitmek nedir? Yani ben gidip kendime süslü sütyen alırken bile utanırken, kayınvalideyle bunu seçmek ne demektir? Yani bu aslında “Şimdi siz evlenince seks yapacaksınız, biz de bunu biliyoruz, oğluma en güzel şekilde görün, al şu jartiyeri dene bakalım. Bir de şu tüylü terlikleri giy altına. Tamam,alıyoruz, paketleyin” Kadın bildiğin beni Suzan Avcı falan sandı herhalde. Bu nasıl bir mantıktır, ulan adam senelerce beni pamuklu donla gördü, sen bunları alsan nolur annecim? diyemediğin için Tişikkirler annicim diyerek konuyu kapaman en hayirlisidir. Bir de bu alışverişin bokunu çıkartıp kadını Mac’e sokup, tüm kozmetiğini falan aldıranlar var. Allığım da bitmişti iyi olur falan diye. Allahın kezbanı, o mor farı nerde kullanacaksın bana bi söyle!




Tabi bu bohçaların, eğer ki nişanlılık ani bir kararla sonlandırılırsa, eksiksiz iadesi şarttırBen napıyım adama aldığım uyduruk donu, terliği, bir sonrakine mi vericem?


Sonuç olarak, evlenmeye karar vermiş her hanım kızımız pastırma tadında bu süreçlerden geçeceğini iyice bellesin de sonradan efendim ay yok ben bilmiyordum, bohça nedir yaaee triplerine falan girmesin. Hard-core Türk adetlerine şimdiden hazırlıklı olsunlar efendim. 


Saygılar


Kadın

 

 

Devamını Oku
11 Eylül 2015 Cuma
Yuzyillik Sir: Kadinlar Ne Ister?


Havva’dan beri cevabi aranan bir soru olarak “Kadinlar Ne Ister” hem erkekler icin hem de biz kadinlar icin senelerdir ciger soldurmustur. Senelerdir her turlu sifayi bulan, hatta aski bile tanimlayabilen bilim adamlarinin henuz cozemedigi bu sorunu kotali internetinden baska bir kaynagi olan siz sevgili beylerimizin cozmesini beklemiyoruz tabi kisimple smile Yuzyillik Sir: Kadinlar Ne Ister ?

Erkeklerin cogunun mutlaka bir fikri oldugu, en azindan bildigini zannettigi, ben kadin ruhundan anlarim dedigi ama aslinda cok bilinmeyenli bir sorudur bu. Bu erkeklerimize Freud’un su sorusunu yoneltmek isterim. Hic cevaplanamamis, kadin ruhu uzerinde 30 yili askin calisma yapsam da benim de bir cevap bulamadigim o muthis soru halen duruyor: Bir kadin ne ister?

Cokca savaslar kazanmis, dunyanin saydigi Ataturk gibi bir sahsiyetin bile “Nice savaslar yonettim ama bir kadini yonetemedim” dedigi bir gerceklikte sanirim konu uzerinde oturup biraz dusunmek gerekir.

Bu birazcik da soyle, hani yeni gittiginiz bir sehirde, elinize aldiginiz haritada buradasiniz diye yerinizi gosterir, onun disinda hicbir sey bilmezsiniz. Etrafinizda karmasik yollar ve ulastigi bir takim noktalar vardir. Ayni noktaya varmak icin 50 cesit yol vardir. Su an baktiginiz sey bir kadinin beynine en yakin gorseldir. Sadece nerede oldugunuzu bilirsiniz, gerisi sirdir.

Maalesef bizim kafalar sizinki gibi calismiyor beyler. A noktasindan B noktasina varmak icin sinirsiz yol var, bu arada C noktasi da aklimizi celmiyor degil.

Kafalar bu kadar komplikeyken, bir de gunden gune salgiladigimiz hormon dozajiyla oldukca gidip gelen bir ruh haliyle, bu yollar oldukca karmasik hale gelebilir. Siz o haritada ulasmak isteyeceginiz noktaya giden en yakin veya duz noktayi seciyorsaniz olabilirsiniz. Ama biz o yolun uzerinde hangi magazalar var, oraya giderken baska nereleri gorebilirimin pesindeyiz.

Yine de bir takim orneklerle kendi anlayabildigim kadariyla anlatmaya calisayim. Oncelikle bir kadini her acidan mutlu edebilen bir super erkek henuz dunyaya gelmemistir. Kusurlu oldugunuzu bilerek ise baslamak daha kolay olacaktir. Normal standartlarda bir gunu ele alirsak mesela, ki bu PMS sendromu yasamadigimiz ayin yaklasik 15 gunluk surecidir, bir kadini mutlu edebilmek icin ofisine cicek gonderebilirsiniz. Ama dikkat edilmesi gereken nokta ikinci cicegi gondermeden once bir sure beklemeniz gerekir aksi takdirde bu jestiniz oldukca ters tepip bizi aldattiginiz fikrine kapilabiliriz. Surprizler guzeldir mesela, catkapi gelmeniz bizi mutlu eder, ama her dakika yaparsaniz keyif kacirir, ozel hayatimiza saygisizlik olarak algilayabiliriz. Iyiligimizi istemenizle hayatimizi kontrol etmek arasindaki ince cizgiyi gecmemenizi de oneririm. “Ayaklarini usutme terlik giy” demekle “aksam cok icme” demek arasinda bir yerlerde o cizgiyi gorebilirsiniz mesela. Kilo aldigimizi veya makyajimizi begenmediginizi soyleme tonunuz hayati onem tasir. Sosyal medyadaki fotograflarimizi begenmenizi bekleriz ama lutfen yorum yapmayin, can sikiyor. Sahiplenilmek guzeldir lakin “o sortu cikar” demeyin. “Beni seviyor musun” diye sormamiza uyuz oldugunuzu biliyoruz, dolayisiyla bize sordurtmadan arada siz soyleyin iste bekliyoruz bazi sikliklarda. Yani kisacasi aslinda bir birey olarak saygi duyun, sadik kalin ve okuz gibi davranmayin yeter.

Soracak olursaniz, aslinda biz de bilmiyoruz ne istedigimizi. Bazen herseyi, bazen hic birseyi. Cok azimiz bilir, cogu da cevabini unutmaya meyillidir. Bu sorunun tek veya sabit bir cevabi yoktur. Bosuna o yuzden hirpalamayin kendinizi. Hadi buldunuz diyelim ki. Bugun bulsaniz yarin isinize yaramaz simple smile Yuzyillik Sir: Kadinlar Ne Ister ?

Sevgiler

Bi Kadin


Devamını Oku
4 Eylül 2015 Cuma
Disi Yakaris



Bugun orda burda bakinirken, bu bizim yaslara karsi icten ice erkeklerin aciyor, kadinlarinsa bir tehdit unsuru olarak gordugunu uzulerek okudum.

Erkeklere gore 30 yaslarindaki biz kadinlar, cok secici oldugumuzdan evde kalmisiz, simdi de yanlizliktan geberiyomusuz, zamaninda iyi bi koca bulamadik diye dizimizi dovuyormusuz.

Kadinlar ise bizi zavalli kocislerinin aklini celicek, icinde ostrojen firtinalari kopan tehlikeli birer memeli olarak goruyorlarmis.

Beyler,

Oncelikle sunu belirtmek isterim ki secici olmak oldukca bilincli bir davranis tipidir. Her yas grubu kadinin sahip olmasi gereken muhim bir ozelliktir. Esimizi, hayatimizi birlikte gecirecegimiz adami secmicez de ne secicez? Allaha sukur okuyoruz, dinliyoruz. Mutsuz bi evlilige mahkum olmus kadinlarin hikayeleri sizce bizden daha mi az dramatik? Sirf toplumsal baskidan veya cocugu var diye bosanamayan, her turlu fiziksel/psikolojik siddete maruz kalan milyonlarca kadin var. Bununla birlikte bir de mutluyuzcular var, her firsatta disariya bu evli, mutlu, cocuklu imajini dayayan ama her gece yatakta sessizce aglayan kadinlar var. O yuzden aldanmayin. 

Ben ve benim gibiler asiri marjinal ve feminist degiliz veya sanatci ailelerden gelmiyoruz, hepimiz Turk aile yapısında yetistirildik. Bizim de annelerimiz her sene gul agacina bizim mutlu ailemizi cizip asti. Onlarin da tek derdi bizim mutlulugumuzdu. Emin olun "ben erkek arkadasimla ayni eve cikcam yaaa" dedigimizde bize de izin vermediler. Bizim de iznimiz 12 ye kadardi ve biz de erkek arkadasimizi babamizdan gizledik. Biz de gizli gizli sigara ictik. Yani Hollywood'da falan buyumedik anlayacagin.

Secicilik konusuna geri gelirsek, onu da soyle izah edebilirim. Hayat biraz dogru yerde dogru zamanda olmakla alakali birsey. Bazen, "keske onla simdi tanissaydik hersey cok baska olabilirdi" diye gecirirsin ya icinden. Bazi seyler kismet, bu da oyle birsey. Yanlis zamanda yanlis yerlerde olmus olabiliriz. Saniyor musunuz ki bugunku bekar kadinlar beklentilerini karsilayabilecek erkek bulamadi diye evlenmedi? Tam aksine, yasayip gordukce aslina bakarsan beklentiler azaliyor. Kendini taniyip gercekte ozunu tatmin edecek, o belki o kadar da yakisikli olmayan erkegi ariyosun. Parasi cok da olmayip ama seni mutlu etmeyi bileni, sevgisizligiyle degil de sevgisiyle bogani, uzuldugunde kalkip onca yoldan geleni, kariyer yapmis olani degil de kazandigi 3-5 kurusunu seninle harcayani ariyoruz iste. Oyle yatlar, katlar, penthouse lar falan degil beklentimiz, biraz insanlik, sevgi, saygi, merhamet yeter. 

He bir de evlenmemis olmak yanliz olmak anlamina gelmez. Evli olup da yanliz olan o kadar insan var ki! Kaldi ki bizim de sevgililerimiz oluyor, yanliz falan degiliz anlayacaginiz. Otuzunda bir kadinin yapmasi gerekip de yapmadigimiz seyler olabilir. Ama bunun hesabini da size verecek degiliz! Zamani gelirse biz de yuva kurariz, coluk cocuk dogururuz. Ama inanin sandiginiz kadar acinasi hayatlarimiz yok.

Biz de "evlenmek ne yaaa, tek eslilik bana gore degil abi yaa" triplerine girmiyoruz, ne olursa olsun, memeliyiz, bi noktada biz de biriyle evlenmek istiyoruz. Uremek, urettigine bakmak,- nurturing yani anlarsan- bizim icgudusel bir durtumuz. 

Yani anlayacaginiz, ne "Allahim resmen evde kaldim yaa, yanliz olucem, asla mutlu olamayacagim, cocugum olmayacak" yakarisinda, ne de "ben kariyer yapicam ne kocasi" hirsini yasiyoruz. Sadece biraz rolantideyiz, hepsi bu.

Kadin



Devamını Oku
3 Eylül 2015 Perşembe
Ay Asaplarimm



Yuzyilin vebasi 
olarak nitelendirebilecegimiz facebook'u dondurup cekip gidesim var valla. Bi yandan meraktan catliyorum, bi yandan da vallahi cok sikildim. 

Tabi facebook bu kadar hayatimiza girmisken- ananemin bile hesabi var ve aktif olarak kullaniyor, kendisi 75 yasinda- bazi prototipler olustu elbet. Cevrenizde de cokca gorebileceginiz, size tanidik gelebilecek 5 en kil tipi ele aliyorum bugun.

1. Bak ben evlendim sen evde kaldin kizi

Bu tip kullanici profili her boku facebookdan paylasmayi adeta bir spor haline getirmistir. Cogu calismaz, altin, kek, babyshower etc. gunlerinden geri kalan gunlerde cogu tbt fotoraflari olarak kocisini, colugunu cocugunu falan paylasir. Olusturdugu cesme tatilimizzzzz albumuyle facebook serverlarini cokertmeye yemin etmistir adeta. Askla bebekte, askla kahvede, askla ev keyfi gibi paylasimlarin ne kadar durust oldugu konusunda supheler vardir. Ornegin arabada cekilmis gozluklu olan fotoda adamin gerginligini yuzunden okumak cok basittir. Adam Bebek'de 10 lira otopark parasi vermemek icin bos yer ararken bu salagin fotograf cekmesi yuzunden kavga cikma olasiligi oldukca yuksektir. Cok da dikkate alinmamasi gereken kisiliktir. Bloklamaya gerek yok, paylasimlarini gizleseniz yeter, arada bi stalklamak icin ;)

2. Keyifciler/Hissediyorcular

Her boktan keyif yapanlar ve her paylasimini soyle boyle hissediyor diye taclayanlar. Bu tipler de herseyden keyif yapma ve huzur bulma egiliminde olup siz masa basinda calisirken, hafiften asap bozarlar. 

3. Sosyal paylasimcilar

Kullanici profili genelde 50+ olup, babalar, amcalar, babanin kankalari falan bu gruba girerler. Internette bulduklari herseyi sifir secicilikle paylasirlar. Hayvan videosundan politikaya kadar genis bir yelpazeleri vardir. Cogu asiri merakindan isik hiziyla spami yer, virus mirus kapar, bi de sana da bulastirirlar.

4. Kandilciler/bayramcilar

Bunlarin bulunmasi faydalidir, kandil mandil takip edemiyosaniz bunlar asla unutmaz, ananizi babanizi arasiniz, ise yararlar. Ama dini, bol cicekli ozlu soz paylasimina da yatkin olurlar, az da olsa can sikarlar.

5. Yorumcular

Bayan kesimidir. Yenge, hala falan olup her resminin altina yuz kizartici yorumlar yaparlar. Guzelim benim, fistik, masallah, etc. gibi senelerce kurmus oldugunuz cool imaji aninda yikiverirler, limited profile atmakta fayda var.

Zuckerberg'e sorsan adam kahrindan olurdu heralde bu amaca hizmet ettigini bilse.

Kadin
Devamını Oku