
Hayat Bazen Olmamasi Gerektigi Gibi
Kumsalin en guzel saatleridir aksamustu. Gunesin kizginligini yerini aksam serinligine birakir, tum gun bagirisip sana 2 dakika huzur vermeyen coluk cocuk evine gider. Denizin dalgasi biter, hafif hafif opusur kumla, tum berrakligiyla kendini sunar sana.
Insanlarin yemek, balikcilarin balik derdine dustugu su saatler, gunesin geride biraktigi kizilligini, sonsuz denizi ve uzaktakileri dusunmek icindir.
Boyle zamanlarda insan tek basina kaldiginda dusunur. Hayatini ve herseyin anlamini sorgular. Cevresinde olup bitenleri, sevdiklerini, yasanmisliklarini bir bir serer ortaya. Birgunu daha cevaplanmamis bir suru soruyla batirir.
Neden hep huzun var? Hayatta onca kotuluge ragmen tutunan bir suru insan varken, bu anlamsiz durgunlugunu sorgular. Hep sansina, sahip olduklarina degil de , sanssizligina yakinir. Olanlar icin sukretmek yerine olmayanlar icin homurdanip melankoli kuyularina atar kendini.
Bazen dusundukce herseyin anlamini, varolus sebebimizi, aldigimiz her nefesin sonucunu, hayata gercekten calisip, fatura odeyip olmek icin gelmis olamayiz degil mi? Peki kim sansli kendini kesfedecek kadar? Gercekten km oldugunu, nasil mutlu olacagini, kimi sevecegini kimsenin bize ogretmemis olmasi biraz haksizlik degil mi? Hepsini kendi kendimize mi ogrenecegiz? Hayatta en uzak oldugun yer kendi sirtindir demisti biri. Baskalarini tanimak icin verdigimiz cabayi konu kendimiz olunca niye esirgiyoruz ki? Bir tek kendimiziz iste su koca dunyada. Herkes gittiginde, evinde uyudugunda, dunyadan goc ettiginde, kafayi yastiga koydugumuzda kendimizle degil miyiz? Kacamayacagimiz tek sey yine biziz.
Sanirim bunun adi orta yas krizi. Girmesem sasardim. Kimligini, herseyin amacini, anlamini sorguladigin ikinci bir ergenlik davasi. Ama ergenlikteki gibi hunharca kendinden nefret etmenin aksine, kendini daha cok sevdigin, saydigin, tum hatalarina olur oyle dedigin ve en cok da kendine yardim etmeye calistigin bir donem. Ya sonra dedigin, planlar yapmaya calistigin, hayatini yola koymaya calistigin kendine donusun adi aslinda.
Bazen gulerek baksan da hatalarina, her zaman kolay degil kendinle o kadar da barisik olmak. Affetsen de herkesi, bazen kendini affetmektir en zoru. Baskalarinin hayatlarina giptayla bakarken kolay olmaz ic huzurunu korumak ve yanlizligini kabullenmek.
Mesela herkesin coluk cocuk sahibi olup, sen sahilde kitap okurken vurur bu. Ya da bir yemek masasinda en dipte karsindaki sandalye bosken gelir aklina. Yanliz uyurken, yanliz film izlerken veya bir dugun dansinda. Bazen cocukluk fotograflarina bakarken o sevimli kiza, bazense iste gunes batarken.
Hayat her zaman secimlerden ibaret oldu, oyle de olacak. Hayatin bize sunduklari, bizim belki de en zayif animizda bize o an cok da onemli gelmeyen bir kabullenisin verdikleri. Yine dusunmek istemedik, zorlanmayi rafa kaldirdik, kolay olani secmeye egilimliydik zaten. Ve simdi tum bu secimlerimizin sonuclarini yasiyoruz. Iyi yada kotu, mutlu yada mutsuz yasiyoruz iste.
Kadin